İlişkilerde Farmakon Etkisi
Farmakon terimi eski Yunan’da kullanılan ilaç ve zehir anlamlarına gelen karma bir kavramdır. İlaçlar tedavi edici etkileri için kullanılır ve tarihsel olarak pozitif bir çağrışıma sahiptir. Ancak, tüm ilaçlar istenmeyen etkilere de sahiptir. Bu istenmeyen etkiler, ilacın yan etkisi olabileceği gibi, kötüye kullanılan, psikoterapik etkisi şeklinde de karşımıza çıkabilir.
Hem ilaç, hem zehir hissi veren, davranış yansımalarının ilişkilere nasıl bir etkisi vardır?
Peki, bu ikilemin sebebi nereden kaynaklanır?
Koçluk sırasında en çok duyduğumuz iç seslerden biri, dış onay beklentisi, fark edilme hissiyatıdır. Bununla beraber, denge odaklı bir iletişim, bal ve zehir ikileminin olmadığı bir huzur ortamı beklentisinden de sıklıkla söz edilir. İlişkilerde tepkilerimizin kontrolünü sağlayabilmek, övgü ya da eleştiri sürecinde, dengeyi sağlayabilmek neden bu kadar önemlidir?
Gelin, yılanın hikayesi üzerinden, durumu değerlendirmeye çalışalım.
“Yılan her ortaya çıkışında herkesin bağırarak kaçmasından bıkmıştı. İnsanları daha fazla korkutmak istemiyordu ve bunun için ormandaki yaşlı bir bilgenin tavsiyesini almaya karar verdi. Yaşlı bilge bir an için düşündü ve şöyle dedi: ”Tıslamayı bırakabilir, dişlerini göstermez ve zararsızmışsın gibi davranabilirsin.”
Yılan tavsiyeye uymaya karar verdi ama sonuç pek iyi olmadı. Köy halkı yılanın tehlikeli olmadığını anlayınca ona taş atmaya başladı. Yılan canını zor kurtardı ve yeniden yaşlı bilgeyi görmeye gitti.
Bilge bu kez yılana güçlü yanaklarını ve kaslarını göstermesini ama dişlerini göstermemesini ve ısırmamasını tavsiye etti. Bu tavsiye sayesinde köy halkıyla, yılan arasında saygılı bir mesafe oluştu. Köy halkı durumun ciddiyetinin farkındaydı ama yılan da etrafta rahatça geziyordu. Hiçbir şey olmuyordu, ama herkes ne olabileceğini biliyordu.”
Çevreden etkilenme oranının fazla olduğu kültürel yapılarda, ne olabileceğini bilmek ön görüsü, dişlerin var olduğunu bilmek yaklaşımı önem kazanır.
Umut Ahmet Tarakçı’nın koçluk araçları kitabında üzerinde durduğu gibi, maalesef genelde kişinin öz değerlendirmesi, dış kaynaklı olmaktadır. Çoğu insan, “Bir şeyler yapıyorum, insanlar da bunu görüyor. O zaman iyi bir şeyler yapıyorum, ”diye düşünür. Ancak doğrusu başlangıcın iç onaylı olmasıdır.
Samimiyetle saygı arasındaki muazzam ilişkiyi dengelemek, yüksek ego ve fazla tevazu arasındaki derin ayrıntıyı okuyabilmekten söz ediyorum. Kendini okuyabilmenin yolu, sevilmek için özel bir şey yapmaya gerek olmadığını anlamaktan geçmiyor mu sizce?
Bu sorunun cevabını, John Berger tarafından söylenmiş bir sözle birlikte düşünmeye ne dersiniz?
“Nesneler bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ibarettir. İnsanlar da öyle.”.
Hayatın bizlere, şefkat ve dengenin kucaklaştığı, iç onayı derinlemesine hissedeceğimiz, çok güzel anlar getirmesi dileğiyle ….
Sezen Çobanoğlu Talay
Sezen Çobanoğlu Talay Hakkında
Sezen Çobanoğlu Talay. Trakya Üniversitesi Radyo ve Televizyon Yayıncılığı, ardından Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü tamamladı. 2019 yılında ise Trakya Üniversitesi Görsel Kültür Anabilim Dalında yüksek lisans yaptı. Turkcell Global Bilgi de uzun yıllar yönetici olarak çalıştı ve şu an eğitmen olarak görev yapıyor.2017 yılında Sanat Kavramı ile Tanışma ve Transaksiyonel Analiz konulu, 2018 yılında ise Çocuklardan Liderlik Öğretileri başlıklı bildiri metinleri resscongress tam metin kitabında yayınlandı. Çocuklardan Liderlik Öğretileri kapsamında hazırladığı çalışmada, bir lider olarak uygulanması gereken davranış modellerinin aslında daha küçücük bir çocukken bizlere öğretilen temel davranış değerleriyle olan ilişkisini yakından gözlemledi. ICF onaylı bireysel ve takım koçluğu sertifikalarına sahip. Aynı zamanda mentorluk yapıyor. Kendi özgün içeriği ile şekillendirdiği ”Çocuklardan Liderlik Öğretileri” ve “Şarkılarla Transaksiyonel Analiz ” başlıklarında iki eğitim içeriği var.