Taşçı’nın Hikayesi ve Kendini Keşfetmek
Bir zamanlar, bütün gün dağda taş kıran bir taşçı varmış. Yaptığı işi çok seviyor ve bu işi yapmaktan gurur duyuyormuş. Bir gece dağa şövalyeler gelmiş ve bir geceliğine onunla birlikte kamp yapmışlar. Ona uzak ülkelerdeki maceralarını ve barışı korumak için yaptıklarını anlatmışlar. Taşçı, şövalyelerin anlattığı hikayeleri, büyülenmiş gibi dinlemiş. Ertesi gün şövalyeler gittiğinde, hayattaki rolünün çok küçük olduğunu düşünmeye başlamış. İster çalışayım, ister uyuyayım, bu dünya için ne fark eder ki? Tarih, taş keserek yazılmıyor. Bir şövalye olsaydım, bu dünyada önemli bir rolüm olurdu ve mutlu hissederdim diye düşünmüş.
Masal bu ya, taşçının yakınlarında yaşayan peri, taşçının içinden geçenleri duymuş. Ve onu parlak zırhıyla bir şövalyeye dönüştürmüş. Taşçı iyi kötü pek çok maceraya atıldıktan sonra, bütün yaptığının kralın emirlerini uygulamak olduğunu, bu rolünün önemsiz olduğunu ve gerçekten bir fark yaratmak için kral olması gerektiğini düşünmüş.
Peri bunu duyunca, taşçıyı bir kez daha dönüştürmüş Ve bu sefer bir kral olmuş. İyi ve kendisini halkına adayan bir kralmış. Ama bu mutluluğu yine kısa sürmüş. Hala etki alanı dışında olan birçok konu olduğunu fark etmiş. Halkının mutluluğu, iyi ürün almalarına havaya ve güneşe bağlıymış.
Bu dünyada fark yaratabilmemin tek yolu güneş olmak diye düşünmüş. Peri sihirli değneğiyle, taşçıyı güneşe dönüştürmüş. Yine mutluluğu uzun sürmemiş. Kısa bir süre sonra, gri, büyük bir bulut gelmiş. Güneş tarladaki, ürünlere bir fayda sağlayamamış. Ah nasıl düşünemedim, bulut olmam gerekiyormuş. Güneşin gücünü kontrol eden bulutlar… Ve bunu düşünür düşünmez, yumuşak, hafif, bir buluta dönüşmüş. Güneşi kontrol edebileceğini düşünmüş, ama rüzgar gelmiş ve onu savurduğu gibi uzaklaştırmış. Şimdi anlıyorum, aslında rüzgar olmalıymışım, dediği gibi bu dileği de yerine gelmiş. Günlerini bulutları kovalayarak, gökyüzünde dolaşarak geçirmiş. Sonunda her şeyi hareket ettirip, değiştirebilen bir cisim bulmuş, kendine. En azından, koskoca bir dağa çarpana kadar öyle düşünüyormuş. Ne kadar hızlı eserse essin, dağı hiçbir şekilde yerinden kıpırdatamamış.
Eğer bu dağı yerinden oynatamıyorsam, dünyada ne kadarlık bir fark yaratabilirim ki? Dağ olmayı istemeliydim, o kadar güçlü ki, rüzgarı bile durdurabiliyor. Ve sonunda dağ olmuş.
Artık kendini güçlü ve yenilmez hissediyormuş. Sonra bir yerinde kaşıntı gibi bir şey hissetmiş ve bir ıslık duymuş. Sonra bunun taşlarını kıran bir adam, bir taşçı olduğunu görmüş. Yavaş yavaş dağı kazıyor, şekil veriyor, onu değiştiriyormuş. Bir taşçı gerçekten de kendi yöntemiyle dünyayı değiştiriyormuş. Dağın şeklini bir anlamda değiştirebilen tek kişi oymuş. Bu sebeple, eskiden olduğu gibi, kalbinden tekrar bir taşçıyı olmayı geçirmiş. Eskiden olduğu gibi, dağı kazmaya ve neşeli bir şekilde ıslık çalmaya devam etmiş. Ve ne zaman yolcular, kampına uğrasalar, hikayelerini mutlulukla dinlemiş ama bir daha asla onların yolundan yürümeyi istememiş. Çünkü rolü ne kadar önemsiz görünse de dağı değiştirebilenin yalnızca kendisi olduğunu anlamış.
Hikayeyi okuduğumda, Anita Roddick tarafından söylenmiş, çarpıcı bir söz geldi aklıma. “Bir fark yaratmak için çok küçük olduğunuzu düşünüyorsanız bir sivrisinekle hiç yatağa girmemişsiniz demektir.”
Kendini keşfetmek ve küçük adımların önemini fark etmek için çok çarpıcı bir yaklaşım, öyle değil mi? İş ve sosyal yaşamımızda, bir anda ve hızlı değişimlerin gerçekleşmesini bekleriz. Küçük ama önemli adımların etkisini bazı zamanlar, görmezden geliriz. Aslında bu küçük adımlarda, motivasyon, güçlü iletişim kurma yetisi ve eylem adımları için cesaret bulma noktasında etkili ipuçları bulunuyor.
Koçluğun ana teması olan güçlü sorular sormak, düşünceler üretmek ve iç sesimizi eylem adımı için hazırlamak… Bir diğer önemli başlık ise, alternatif tepki geliştirebilmek. Somutlaştırmak gerekirse, zararlı bir alışkanlığın, her tekrarında kişinin istenmeyen davranış yerine, başka bir davranış geliştirmesi. Örneğin, kişinin sağlıklı olmayan, asitli bir içecek yerine, bir bardak su içmesi…
Küçük ama gerçekten etkili adımlardan söz ediyorum. Koçluktaki, kendini keşfetme sürecinin anlamı, yaratıcılığı, anda kalmayı, şimdi ve burada olmayı hissettiren, küçük ama etkili adımlar… Ve işte pozitif değişim…
“Dünyadaki en büyük pişmanlığı, yaratıcılığın çağrısını duyup, içlerindeki yaratıcı gücün yerinde duramadığını ve ayaklandığını hissedip ona ne güç ne de zaman vermiş olan insanlar yaşar.” Mary Oliver
Sürekli gelişen, üreten, yaratıcılığın çağrısını duyan, kendini tanıyan ve özgünlüğün ruhunu yakalamayı hayal edenlere ithaf edilmiştir…
Sezen Çobanoğlu Talay
Sezen Çobanoğlu Talay Hakkında
Sezen Çobanoğlu Talay. Trakya Üniversitesi Radyo ve Televizyon Yayıncılığı, ardından Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü tamamladı. 2019 yılında ise Trakya Üniversitesi Görsel Kültür Anabilim Dalında yüksek lisans yaptı. Turkcell Global Bilgi de uzun yıllar yönetici olarak çalıştı ve şu an eğitmen olarak görev yapıyor.2017 yılında Sanat Kavramı ile Tanışma ve Transaksiyonel Analiz konulu, 2018 yılında ise Çocuklardan Liderlik Öğretileri başlıklı bildiri metinleri resscongress tam metin kitabında yayınlandı. Çocuklardan Liderlik Öğretileri kapsamında hazırladığı çalışmada, bir lider olarak uygulanması gereken davranış modellerinin aslında daha küçücük bir çocukken bizlere öğretilen temel davranış değerleriyle olan ilişkisini yakından gözlemledi. ICF onaylı bireysel ve takım koçluğu sertifikalarına sahip. Aynı zamanda mentorluk yapıyor. Kendi özgün içeriği ile şekillendirdiği ”Çocuklardan Liderlik Öğretileri” ve “Şarkılarla Transaksiyonel Analiz ” başlıklarında iki eğitim içeriği var.