Koçlukta Bir Z Kuşağı Hikayesi…
Sekiz yaşındaki kızıma, arkadaşına karşı çok öfkeli olduğu bir anında, konunun kendinde olan payını düşünebilmesi için, Freud tarafından söylenen bir sözü hatırlattım.
“Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.” Sigmund Freud
Yanıtı, çok çarpıcıydı. Şimdi ” yumruk yapıyorum” ve bu yumruk yalnızca arkadaşımı gösteriyor.
Bir Z kuşağı tepkisiyle karşı karşıya kaldığımı, bugün gülümseyerek hatırlasam da, o günden itibaren, bu kuşağa koçluk yapılmasının, ne kadar zorlu olduğunu kavramama da sebep oldu bu deneyim.
Z kuşağı bakış açısı gerçekten çok farklı. Soruya soru ile karşılık veren, kafasındaki belirsizlikleri, çarpıcı yaratıcılık öğeleri ile süsleyen, bir davranış modeliyle karşı karşıyasınız. Yargı, yönlendirme, tavsiye koçlukta yer almaması gereken unsurlar… Z kuşağında bu kavramları uygulamanız zaten, oldukça zor. Bu kuşağın diğer kuşaklara göre daha özgür ve özel bir birey olarak kabul görme içgüdüsü olduğu, kuşağın temel özelliklerinden biri olarak yorumlanıyor. Eleştirel, akılcı, çarpıcı bir farkındalık var. Çok okumak, çok anlamak, çokça dinlemek gerekiyor.
İşte tam da bu noktada, nerden başlasam, nasıl anlatsam diye, kendi iç sesimi sorgulamaya başladığım anda hikayeler koştu yardımıma… Z kuşağına hikaye ve metaforla anlatmak, dikkatini ve merak duygusunu harekete geçiriyor.
Özetle birlikte büyüme süreci, bir potada eriyerek, gerçek var olma süreci işte burada başlıyor.
Yalınayak dere tepe, diken çamur dolaşan iki seyyahla ilgili çok güzel bir hikaye vardır. Bunlardan biri “Yolları derilerle kaplayalım da ayaklarımız rahat etsin.” der. Fakat öteki cevap verir.” Bunu başarmak imkansız, tüm derileri birleştirsek bile yollara kısa kalır. Biz en iyisi deri ile ayaklarımızı saralım da, adım attığımız her yerde ayağımızın altında, deriden bir halı olsun.”
Kendimizi huzurlu ve mutlu hissedene kadar, içinde bulunduğumuz ortamı, insanları değiştirmeye çalışırız. Tıpkı bütün yolları deri halılarla kaplamak isteyen seyyah gibi… Belki de, Z kuşağının yaratıcı ruhunu ortaya çıkarmak için, diğer seyyahın söylediklerine kulak vermek, kendi tepkilerimizi kontrol etmeyi öğrenmek gerekir. Bunu başardığımızda, yolun dikenlerinden ayaklarını korumak için ayaklarını deri ile saran, seyyaha benzeriz.
Kendini keşfetme sürecinde, onaylanma ihtiyacına olan beklentiyi yönetebilmek, şüphesiz ki çok hassas bir süreçtir. Bu keşif sürecinde, aldığınız karalar, eyleme dönüşüyor ve hayatınıza anlam katıyorsa, yolculuk sağlam adımlarla ilerliyor demektir.
Yazımı, bu yolculukta size ilham verecek, bir sözle tamamlamak istiyorum. ”Bir insana, olduğu kişi gibi davrandığımız zaman, onu olduğundan, daha kötü bir hale getiririz; oysa içinde taşıdığı cevher sayesinde olabileceği kişiymiş gibi davranırsak, onu olması gereken kişi haline getiririz” Johann Wolfgang von Goethe
İçinizdeki cevheri bulmanız dileğimle…
Sezen Çobanoğlu Talay
Sezen Çobanoğlu Talay Hakkında
Sezen Çobanoğlu Talay. Trakya Üniversitesi Radyo ve Televizyon Yayıncılığı, ardından Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü tamamladı. 2019 yılında ise Trakya Üniversitesi Görsel Kültür Anabilim Dalında yüksek lisans yaptı. Turkcell Global Bilgi de uzun yıllar yönetici olarak çalıştı ve şu an eğitmen olarak görev yapıyor.2017 yılında Sanat Kavramı ile Tanışma ve Transaksiyonel Analiz konulu, 2018 yılında ise Çocuklardan Liderlik Öğretileri başlıklı bildiri metinleri resscongress tam metin kitabında yayınlandı. Çocuklardan Liderlik Öğretileri kapsamında hazırladığı çalışmada, bir lider olarak uygulanması gereken davranış modellerinin aslında daha küçücük bir çocukken bizlere öğretilen temel davranış değerleriyle olan ilişkisini yakından gözlemledi. ICF onaylı bireysel ve takım koçluğu sertifikalarına sahip. Aynı zamanda mentorluk yapıyor. Kendi özgün içeriği ile şekillendirdiği ”Çocuklardan Liderlik Öğretileri” ve “Şarkılarla Transaksiyonel Analiz ” başlıklarında iki eğitim içeriği var.